The Work

Tabii! Byron Katie’nin “The Work” yöntemi, zihnimizdeki düşünceleri sorgulayıp onların üzerimizde nasıl bir etkisi olduğunu keşfetmemizi sağlar. Bu yöntem, özellikle stres yaratan ve bizi sıkıştıran düşünceleri analiz etmek için etkili bir tekniktir. Şimdi, soruları uzun uzun açıklayarak düşünceyi derinlemesine inceleyelim.

1. Doğru mu?

Bu soru, bir düşünceyle karşılaştığımızda kendimize ilk olarak sormamız gereken temel sorudur. Zihnimiz genellikle olayları belirli bir çerçevede algılar ve mutlak doğru gibi kabul eder. Ancak her düşünce gerçekten doğru mudur? Örneğin, birisi hakkında “Beni hiç sevmiyor” ya da “Başarılı olamayacağım” gibi bir düşünceye kapıldığımızda, hemen bu düşünceyi gerçekmiş gibi kabul ederiz. Fakat bu gerçekten doğru mu?

Bu noktada durup düşünmek önemlidir. Bu düşünceye neden inandığımızı, elimizde hangi kanıtların olduğunu sorgulamak gerekir. Çoğu zaman, düşüncelerimizin sadece yorumlardan, geçmiş deneyimlerden ve zihnimizin bize anlattığı hikayelerden oluştuğunu fark ederiz. Zihnimiz bir olay yaşadığında bunu anlamlandırmaya çalışır ve bir anlatı oluşturur. Ancak oluşturduğumuz bu anlatılar her zaman gerçeği tam olarak yansıtmayabilir. İşte bu yüzden kendimize “Bu düşünce gerçekten doğru mu?” diye sormak, olaylara daha objektif ve bilinçli bir bakış açısıyla yaklaşmamızı sağlar.

2. Doğruluğunu kesin olarak bilebilir misin?

Bu soru, ilk sorunun bir adım ötesine geçerek bizi kesinlik arayışına yönlendirir. Bir düşüncenin doğru olduğunu hissedebiliriz ama onu mutlak bir gerçek olarak bilebilir miyiz? Bir düşüncenin tamamen doğru olup olmadığını anlamanın en iyi yollarından biri, farklı açılardan bakmaktır.

Örneğin, “Bu kişi beni sevmiyor” düşüncesini ele alalım. Gerçekten bu düşüncenin doğruluğunu yüzde yüz kesin olarak bilebilir misiniz? Belki karşımızdaki kişi sevgisini bizim beklediğimiz şekilde göstermiyor olabilir. Belki zor bir dönemden geçiyordur ve duygularını ifade edemiyordur. Belki de zihnimiz geçmişteki bazı deneyimlerden yola çıkarak bu sonuca varmıştır. Fakat gerçek, düşündüğümüzden farklı olabilir.

Bu soru, düşüncelerimizi daha derinlemesine sorgulamamızı sağlar ve bizi kesin doğrulara inanmaktan uzaklaştırarak açık fikirli olmaya davet eder. Dünyayı sadece kendi penceremizden değil, farklı perspektiflerden de görebilmek için harika bir adımdır.

3. Bu düşünceye sahip olduğunda nasıl tepki veriyorsun?

Bu soru, düşüncelerimizin duygusal ve fiziksel etkilerini gözlemlememize yardımcı olur. Olumsuz bir düşünceye sahip olduğumuzda, bedenimizde ve zihnimizde neler olduğunu fark etmek önemlidir.

Örneğin, “Yeterince iyi değilim” gibi bir düşünceniz olduğunda nasıl hissediyorsunuz? Belki de içsel bir daralma, göğsünüzde bir ağırlık, kaygı veya üzüntü hissediyorsunuz. Belki de bu düşünce yüzünden kendinizi değersiz hissediyor ve hayatınızdaki fırsatları kaçırıyorsunuz. Belki bir hata yaptığınızda bu düşünce sizi daha fazla eleştirici ve kendinize karşı acımasız hale getiriyor.

Bu adım, düşüncelerimizin üzerimizde ne kadar büyük bir etkisi olduğunu fark etmemize yardımcı olur. Bazen bir düşünce yüzünden kendimizi stresli, mutsuz, gergin hissedebiliriz ve bu da hayatımızın diğer alanlarına yansıyabilir. Ancak bu süreci bilinçli bir şekilde gözlemlediğimizde, zihnimizin nasıl çalıştığını ve hangi düşüncelerin bize zarar verdiğini daha net bir şekilde anlayabiliriz.

4. O düşünce olmadan kim olurdun?

Bu soru, olumsuz bir düşüncenin zihnimizden tamamen silindiğini hayal etmeye davet eder. Eğer o rahatsız edici düşünceye hiç sahip olmasaydınız, nasıl hissederdiniz? Ne gibi bir değişim yaşardınız?

Örneğin, “Yeterince başarılı değilim” düşüncesi olmadan kim olurdunuz? Belki daha özgüvenli, daha rahat ve daha huzurlu biri olurdunuz. Belki de korkularınız ve endişeleriniz olmadan hayatın sunduğu fırsatlara daha cesurca yaklaşırdınız. İnsanlarla olan ilişkilerinizde daha açık, daha sıcak ve daha samimi olabilirdiniz.

Bu soru, aslında bize büyük bir özgürlük alanı sunar. Çünkü düşüncelerimizin bizim kim olduğumuzu belirlemediğini fark etmemizi sağlar. Zihnimiz sürekli bir şeyler üretir, ancak biz her üretilen düşünceye inanmak zorunda değiliz. Bir düşüncenin varlığı ya da yokluğu, hayatımızdaki deneyimlerimizi büyük ölçüde etkileyebilir. Eğer bizi sıkıştıran ve strese sokan bir düşünceye sahip olmadan nasıl hissedeceğimizi keşfedersek, o düşüncenin hayatımızda ne kadar gereksiz olduğunu da anlayabiliriz.

Bu dört soru, bizi zihnimizdeki kalıplaşmış inançları sorgulamaya yönlendirir ve içsel huzuru bulmamıza yardımcı olur. Stresli, kaygılı veya bizi rahatsız eden bir düşünceye sahip olduğumuzda bu adımları uygulayarak onun gerçekten ne kadar geçerli olduğunu sorgulayabiliriz. Çoğu zaman, farkındalığımız arttıkça bu düşüncelerin bizim için bir gerçek olmaktan çok, sadece zihnimizin ürettiği hikâyeler olduğunu fark ederiz.

Senin aklında bu yöntemi uygulamak istediğin belirli bir düşünce var mı? Beraber sorgulamayı deneyebiliriz. 😊